Abdüsselam Selami Efendi hakkında çok fazla bilgiye ulaşılmamış olsa da Kırklareli Kızılcıkdere Köyü’nden olduğu ve çiftçilikle uğraştığı bilinmektedir. Memuriyet görevlerinde bulunduğu için eğitim aldığı ve okuma yazma bildiği tahmin edilmektedir. Askerlik nedeniyle Mısır’a gitmiş, burada çeşitli savaşlara katılmış ve bir süre esaret altında kalarak Kahire’de hapsedilmiştir.
Şair Vahit Lütfi Salcı’nın aktardığına göre, Abdüsselam Efendi cezaevi memurluğu ve tahsildarlık yapmıştır. 1870’li yılların ünlü şairlerinden Hasbi ile arkadaş olduğu bilinmektedir. Şiirlerinde “Selami” mahlasını kullanmıştır. Ayrıca, Abdüsselam Efendi’nin Kırklareli Karakaşbey Camii avlusunda bulunan Zeamet Beyi Ali’nin torunu olduğu ve babası Mehmet Bey’in de aynı yerde defnedildiği belirtilmektedir. Halk tasavvuf edebiyatı şairi Tevfik Beybaba’nın dünürü, şair Fatma Hürmüz Hanım’ın kayınpederi ve “Kerbela Şairi” olarak bilinen Servet Bey’in babasıdır. Aynı zamanda, eğitimci şair İlhan Özalp’ın yakın akrabasıdır.
Tasavvuf edebiyatı şairi olan Abdüsselam Efendi’nin şiirlerini içeren mecmuasının Balkan Savaşı sırasında kaybolduğu söylenmektedir. Torunu Selami Efendi’nin oğlu Rıfat Özenbaş, Kızılcıkdere Köyü’ndeki bazı belgelerde Abdüsselam Efendi’ye ait beş şiir tespit etmiş ve bu şiirleri değerlendirme için Muhittin Özenbaş’ın torunlarından İlhan Özalp’e teslim etmiştir. Abdüsselam Efendi’nin şiirlerinin aruz ölçüsüyle yazıldığı ve Alevi-Bektaşi değil, Sünni-Hanefi olduğuna dair güçlü izlenimler bulunmaktadır.
Abdüsselam Efendi, İstanbul’a giderken Büyükçekmece’de vefat etmiştir. Mezarı Büyükçekmece Gölü etrafındaki bir tepenin yamacındadır.
Vahit Lütfi Salcı, Abdüsselam Selami Efendi’nin güçlü şiirler yazdığını ve Türk edebiyatında hak ettiği yeri alması gerektiğini belirtir. Onun az sayıda şiirlerinden biri olan “Aşık-ı Şeydadilim” ise tasavvuf şairi olduğunu kanıtlayan örneklerden biridir.
Gazeteci Ali Rıza Dursunkaya’nın “Tarih, Coğrafya, Kültür ve Eski Eserler Yönünden Tetkik” adlı kitabında, Abdüsselam Efendi’nin zengin bir mal varlığı bıraktığı ve Kırklareli’nde birçok taşınmazın onun mirası olduğu yazılıdır. İlhan Özalp’in Nazif Karaçam’a gönderdiği bir mektupta, Abdüsselam Efendi’nin soyundan gelen ikinci bir Selami’nin de şair olduğu, ancak şiirlerinin daha zayıf olduğu belirtilmektedir.